Evlilik bir kurumdur. Kurumun kanunları-kuralları olur. Evlilikte bu kurallar; sözlü olarak yani normlar çerçevesinde belirlenmiş olup yazılı bir kanunu yoktur.
Kişiler almış oldukları kültür, anane ve törelerden hareketle evliliklerini idame ettirirler ve bu süreçte bir sözleşmeyi yapmışlardır kendi aralarında. Nikah törenlerinde bizler neden karı koca ilan ediliriz.
Hiç düşündünüz mü?
Karı koca bir dağ gibidir evlilik. Koca bir dağı simgeler Erkek. Güven verir. Korur kollar yaşatır içinde barındırdıklarını. Kadın ise sarar bir kar misali şefkatiyle. Huzur verir. Isıtır yüreğiyle.
Nikah bir sözleşmedir; bu sözleşmenin gerektirdiği bütün şartlara uyulması gerekir.
Aileyi tanımlayacak olursak; Aileyi bir eve benzer. Kadın evin çatısıdır, erkek ise evin dış duvarıdır.
Erkek korur kollar güven verir; kadın ise şefkatiyle sarar; çocuklar da evin ara duvarları gibidir. Bir çocuğu olan 1+1 bir evde, iki çocuğu olan 2+1 bir evde oturuyor gibi düşünebiliriz.
Eğer ailede çatırdamalar başlarsa dış duvar dışarı açılır, çatı ise çöker.
Aile bir ev gibidir; evimizi nasıl koruyorsak aileyi de öyle korumamız gerekir.
Aileler; aşk, yaşam, özgürlük, para, eğitim konularında benzer düşünceler taşıyorlar mı?
Hayır… Taşımıyorlar çünkü Aileler birbirine benzemezler.
Hepsi birbirinden farklıdır. Aile kendine has bir yapıya sahiptir.
Fakat Türkiye’nin yeni modern sistemine baktığımızda aşk ön planda olup; 3 yıl sonra aşkın bitmesi ile beraber oluşmayan sevgi temellerinden dolayı aileler çatırdayarak boşanmak zorunda kalırlar.
15 yıldır Terapistlik sürecimdeki tecrübelerim çalıştığım çocukların 80 i anne ve babası boşanmış çocuklardır. Ya da aile içi çatışmalara maruz kalmış çocuklardır.
Biz aile bireyleri ve ebeveynler olarak çocuklarımızın daha güçlü daha kendini ifade eden daha dirayetli daha azimli ve hedefleri olan kişiler olmaları için mücadele etmeliyiz.
Eğer bu şekilde bir öncelik tablosu oluşturur isek eşler arası bağın güçlendiğini göreceksiniz. Birbiri ile çatışmak Ebeveynlere bir katkı sağlamamakla birlikte çocukların da zarar görmesine neden olacaktır.
Bu oluşumu sağlamanın en önemli koşulu sevgi bağının kurulmasıdır. Eğer bir ailede sevgi varsa ahde vefa oluşur.
Örneğin; sen feda edersin bir şeyleri ve kar ettiğin şey çocuklarının başarılı hayat hikayelerini dinlemek ve bunun altına imzanı atmak olur, ödülünü böylece almış olursun.
Maalesef ki yeni nesil gençliğimiz işin aşk boyutuna, iki üç günlük heves boyutuna baktıkları için geleceklerinden vazgeçiyorlar, planlarından vazgeçiyorlar, yapmış oldukları aşk evliliğinin baki olduğunu düşünüyorlar;
Fakat ben hep şu örneği veririm:
Leyla ile Mecnun eğer kavuşmuş olsalardı ortada aşk diye bir şey olmayacaktı.
Aşk dediğimiz şey nedir biliyor musun? Bir insana hayatımızı mahvetmesi için fırsat verip sonra o insanın hayatını mahvetmemesi için dua etmektir.
Aşık olacağın kişinin şu özelliklerine dikkat etmelisin ki mutlu ve başarılı bir ilişki n olsun?
– Çocuklarına iyi bir örnek olabilecek ve onların yetiştirilmesi gelişim sürecin de ne kadar katkıda bulunabilecek?
– Senin zor durumların da ne kadar yanında durabilecek ve destek olabilecek mi?
– Senin için nelerini feda edebilecek?
Bu soruların cevabını aldığınız bireyle yapacağınız evlilik sevgi ve saygı ile de beslendiği taktirde asla yıkılmaz.
Ekonomik seviyelerin aile kurumunu nasıl etkilediğine bakacak olursak da burada da iki yöntem var.
Madde ve mana Ben yeni nesil evliliklerde daha çok maddeci olarak bakıldığı için erkekler için kadının dış görünüşü, ilgi-alakası; kadınlar için de erkeğin maddi gücü fiziksel yapısı baz alınarak evlilikler yapılıyor; fakat mana olsaydı bunun tam tersine ruhi bir sevgi oluşacaktı.
Maddeci olarak bakıldığı için yeni nesil evliliklerde madde ön planda.
Eski evliliklere baktığımızda örneğin deriz annelerimiz bunca zorluğa nasıl dayanmış, boşanmamış deriz.
Çünkü onlar ahde vefa ile sevmişlerdir.
Şimdikiler cebindeki paraya üstündeki kıyafete bakarak seviyorlar. Maddeci yeni nesil evlilikler de bu sebepten dolayı yıkılmaya mahkumdur.
Durmuş Ali YILMAZ
Psikoterapist& Aile Danışmanı